27 Kasım 2010 Cumartesi

otuznisanikibin0dokuz

birinci dereceden kuşku notu


bir değişik duruyorum dünyanın rahminde 
başka başka cinnetlerden arta kalıyor kırışık etim
aç ve çıplak tanrılar ucuz ritüellerde kıvranıp duruyor
biraz daha et
birkaç leş derdine

:

kanar ışık göz çukurlarımdaki mora karışır
her gün biraz daha seyrelir direnmek şüphe tahrike yol açar
ve start!
başlar kovalamaca kurcalanmaya müsaittir her şey 
sesimden düşürdüğüm birkaç numune acı
            muhbir hüzünlerin provokasyonuna uğrar

            dünyanın boş bakan tüm gözleriyle
el sıkışır rengi kaçık bakışlarımın suçluluğu
ve sabaha uzanan loş koridor hep tenhadır
sessiz, soğuk ve sonsuz beyazdır
            sürtüne sürtüne düşe kalka ardımda bıraktığım
uyur şehir
zehir damarlarımı yırtarcasına dolanır yatağında 

alışık kırılmalar birkaç fay hattı boyunca
ardışık çözülmeler…
Aşksız ve Allah’sız ayaktayımdır son sahnede
            yağmalanmış tezgahlarda didiklenmiş olsa da aklım, diner bulantılar
            o son nefes bir çandır çınlar odanın eli boş duvarlarında
           
            susar sazlar birdenbire ve birbirlerine küserek
kayıp yoktur
            alkışsız kapanır gece

            tahir emek d.

            Mavi defterimin arasında farkına vardığım buruş buruş bir kağıt parçasının üzerine karalamışım bu cümleleri. Tarih düşmek aklıma gelmemiş. Ama o geceyi şu an bile iliklerimde hissediyorum. Geçen her saniye biraz daha büyüyor tedirginliğim. 
            Gitmem gerek.
            Gitmem.
            






5 yorum:

  1. gittin mi peki
    gerçekten gidebildin mi
    o geceden...

    YanıtlaSil
  2. konuşursam yaralarım görünür!

    YanıtlaSil
  3. susarken de içine kanar insan.
    kan kaybından ölür!

    YanıtlaSil
  4. bakalım içimizde kanayacak yer kalmış mı ve bakalım damarlarımızdan akmaya yeltenen ne, bakalım.

    YanıtlaSil
  5. her şeye rağmen kelimelerinden hayat sızan birinin içinde hala akacak kan vardır.

    YanıtlaSil